Yıllar içinde biriken olumsuz duygular, kötü duygular, değersizlik, güvensizlik duygusu gibi olumsuz duyguların saf sevgiye ve pozitif yüksek frekanslı duygulara dönüştürülmesine bilinçaltı dönüşümü denir. Bunlar ise bizim istemediğimiz, değiştirmek istediğimiz davranışlarımızın veya psikolojik promlemlerimizin temelindeki olumsuz duygulardır. Bunların boşaltılmasıyla birlikte yerin, değer, güven gibi olumlu ve dengeli duyguların yerleştirilmesi aşamasına bilinçaltı dönüşümü diyoruz. Bilinçaltı dönüşümü, bilinçaltında depo edilmiş olan yanlış inançları, tam tersiyle yani doğru inançlarla değiştirmektir. Yani bilinçaltı dönüşümü denildiğinde, bilinçaltındaki bilgiyi, herhangi bir bilgisayar verisi siler gibi silmek demek değildir. Kendinize güveni olmayan bir bireysiniz; bu yapınızı değiştirmek ve kendine güvenen biri olmak istiyorsunuz. Böyle olursanız daha mutlu bir insan olacağınızı düşünüyorsunuz. Kendinize güveninizin olmama nedeni yanlış inancınız. Bu inancı olumlu yönde değiştimeniz mümkün. Ancak ”kendinize güveniniz olmadığından bilinçaltınızı dönüştürmelisiniz” dediklerinde aslında kendinize güveninizin olmadığına dair yanlış inancınızı, doğru olanıyla değiştirilmesi anlatılmaktadır. Yani bilinçaltınızda geçmişten kaynaklanan ve kaydedilen olumsuz davranışlar, olumsuz tepki ve düşüncelerin, davranış şeklinin değiştirilmesi mümkündür.

Bilinçaltı, biz farkında olmadan beynimizin bilinç dışı çalışan, vücudumuzdaki istemsiz kaslarını yöneten, bütün duygularımızla algıladığımız her şeyi, adeta bir bilgisayarın yazılım programı gibi kaydeden ve gerektiğinde kullanmak üzere bilince veren parçasıdır. Bilinçaltı, uyurken bile çalışan eşsiz bir sistemdir. Bilinçaltının ana hedefi bedeni kollamak, korumak, hayatta tutmak ve devamlılığını sağlamaktır. Bilinçaltı kısa ve net tanımıyla bütün programın yazıldığı en büyük alandır. bilinçaltımız bilincimizin inandığı ve doğru olarak kabul ettiği bütün emirleri uygular. Reflekslerimiz, sinir sistemi, cesaret, hırs, sabır, aşk irade, özgüven gibi duyguları bilinçaltı yönetir. Yıllarca araştırmalara konu olmuş, sosyal bir varlık olan insanın, koruma sistemi olan bilinçaltı çevreden gelen uyaranlarla şekillenir. Bilinçaltı anne karnından itibaren şekillenmeye başlar. Bilinçli aklın devrede olmadığı, bebeklikten çocuk yaşa kadar olan evrede oluşan uyaranlar kişinin inançları haline gelir. Bilinçaltı bütün bilgileri depolar. Bu bilgilerle insanın kişiliği ve davranışları oluşur. Bilinçaltının hedefi, hayatta ve güvende tutmaktır. bunu da refleks hareketler ve otomatik davranışlarla sağlar. Küçüklüğünden elini sobada yakmış bir çocuk, hayatı boyunca sobadan uzak durur. Çocukken boğulma tehlikesi geçiren biri, sudan korkup yüzme öğrenemez. Tüm bunlar çevresel uyaranlar ve reflekslerle öğrenilir.